umuttoker umuttoker

Son Düzlük

         2015 e gireli biraz zaman geçti ve 25 ime gireli de çok olmadı sayılır. Artık bana ayrılan "intro" nun sonuna geldiğimiz apaçık ortada. Bundan sonrası biraz daha erkekçe. Kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan birisinin maceraları olarak devam edecek muhtemelen. Biraz daha ciddi biraz daha fazla sorumlulukla.

 

         Çok sevdiğim ve fikirlerine çok saygı duyduğum bir kardeşim, dostum var Akif isminde. 23. doğum günümü onun arabasında bira içerek kutladık ve bana "23 yılda ne yaptın?" diye sordu. Uzun ve ciddi bir düşünmenin ardından hiç bir cevap veremedim. 24. doğum günümde yine aynı soruyu sordu, yine aynı arabada ve yine bira içerken. Cevap da yine aynıydı "Hiç birşey". Bu doğum günümde yanımda değildi ve bu sefer soramadı. Ama ben ilk sorduğundan beri düşünüyorum belki bu sefer birkaç cevap bulmuşumdur.

        25. doğum günüm yani doğduğumdan bu yana olan 25. si demek bu. Peki ya kutlayacaklarımdan kaçıncısı? Daha kaç doğum günüm kaldı kutlayacağım? 25 yıl yani bir çeyrek asır harcadım ve hâlâ "hiç bir şey yapmadım" diyemem. Bazen düşünüyorum ve dünya üzerindeki 7 milyar insandan ne farkım var diyorum. Neden kendimi diğerlerinden daha önemli görüyorum. Diğerleri de kendilerini en az benim kendimi değerli gördüğüm kadar, değerli görüyorlar değil mi? Yarın ölsem dünya için ne değişir. Dünyanın dönüşü sekteye uğrar mı? Tabi ki hayır. Şu dünya için sadece 7 milyarda 1 anlam ifade ediyorum. Gerçekçi olursak o kadar bile değil farkındayım. Ancak neden bütün dünya için anlamlı birisi olmalıyım? Neden herkes süperman olmalı? Asıl soru bu. Asıl olan sadece değer verdiklerinizin gözünde önemli olmalısınız, sadece onların süpermani olmalısınız bana sorarsanız. Çünkü bir insanın sizi ne kadar mutlu edebildiği veya ne kadar üzebildiği tamamen sizin ona verdiğiniz değerle doğru orantılı. Yani umursamadığınız biri sizi ne kadar üzebilir veya mutlu edebilir? Oysa bir anne, bir sevgili, bir dost öyle mi? Tabi ki değil. Sizin asıl önem verdiğiniz kişiler asıl mesele. Neyse böyle düşündüğümüzde cevap "hiç bir şey yapmadım" değil "bir çok şey yaptım" olabilir.

       25 yıl dedim oldukça uzun bir süre. Bu süre içinde rengarenk bir hayat yaşadım. Hayatıma bir çok rengin girmesine izin verdim. Kimisi çok cıvıl cıvıldı içimdeki çocuğu sürekli hayatta tuttu, kimisi ise çok mattı biraz daha olgunlaştırdı. Kimisi çok sıcak renklerdi, rengimi oldukça derinden etkiledi, kimisi ise oldukça soğuk renklerdi sadece küçük rütuşlar yaptı. Muhtemelen en koyu ve bok rengine yakın olanı bendim. Çünkü sürekli kimin hayatına girdiysem bok etmeyi başardım. Belki de hayatlarına başka renk almak istemiyorlardı tek sorun buydu. Evet hayat bazen siyah beyazken bazen de renkli olabiliyor. Bu tamamen sizin neye ne kadar izin verdiğinizle alakalı. İyiki bütün renklerin hayatıma girmesine izin vermişim ve benim tonumu bulmama yardımcı olmuşlar. Hepsine teşekkür ederim.

       Evet girişde "intro" dedim, yani aslında hiç bir şey yaşamadım ciddi anlamda. Bu zamana kadar herşey okul, kurs, tatil vs. den ibaretti. Artık gerçek anlamda bir birey olma ve bir çok sorumluluğa girme aşamasındayım. Son 4 ay "intro" nun bitmesine ve sonra herşey eskisi kadar güzel olmıycak farkındayım. Yılda 2 hafta tatil beklemekle geçecek ömrüm ve artık tek derdimizin öğlen ne yemek yiyeceğimiz olmasını isteyeceğiz belkide. Standart bir insan olup banka kredisiyle ev alıp yıllar boyunca onu ödeyecek bir çoğumuz. Belki bir de araba alırız arada. Evet sistem sağlam ve bir çok dişli var, bizde bu sisteme ayak uyduran birer çark olacağız. Ama dedim ya kimsenin süperman olmasına gerek yok diye, işte bütün mesele bu "mutlu olmak". Bu da sevdiklerinle beraber olmaktan geçiyor. Sevdiklerim...